L-Mesitran
L-Mesitran Ürünleri Çeşitleri
-
L-Mesitran Ointment
-
L-Mesitran Soft
-
L-Mesitran Tulle
-
L-Mesitran Hydro
-
L-Mesitran Border
-
L-Mesitran Active
-
L-Mesitran Net
L-Mesitran Özellikleri
-
Yara bakımında öncüL-Mesitran Tıbbi Bal içeren öncü bir ürün grubudur ve 2002’den bu yana tüm dünyada kullanılmakta ve mükemmel klinik sonuçlar vermektedir. Hollanda menşeli bu gelişmiş yara bakımı sargı bezleri, bu alanda CE işareti ve FDA onayı alan ilk ürünlerdir. Antibiyotiğe dirençli (MRSA) enfeksiyonlu yaralar dahil olmak üzere çeşitli ağır yaralar üzerinde kullanılmaktadır. Ürünlerin fikir babası Dr. Theo Postmes, ürünleri ünlü Lancet dergisinde yayınlamıştır ve o zamandan bu yana L-Mesitran ürünlerinin etkililiği, birçok yayına konu olmuştur. L-Mesitran şu anda dünyada çok sayıda standart yara bakımı protokollerine dahil edilmiş durumdadır.
-
Antibakteriyel aktivite (MRSA dahil)Test sonuçları, Staph. aureus (şekil 1, MRSA ve ESBL üreten bakteriler gibi en yaygın yara bakterilerinin 24-48 saat içerisinde öldürüleceğini göstermektedir. L-Mesitran’ın antibakteriyel aktivitesi yüksek ozmolarite, düşük pH ve hidrojen peroksit (H2O2) üretebilmesine dayalıdır.
-
Debride eder ve kötü kokuyu azaltırOzmoz, yara yatağındaki cansız dokuya lefli sıvı akışı sağlayarak yarayı debride eder. Bakteriler, yara yatağından gelen amino asitleri kötü kokulu (sülfür/amonyak) bileşenlere metabolize etmek yerine, tercihen balda bulunan glikozu laktik aside (kokusuz) metabolize eder. Kötü koku hızlı bir şekilde giderilir ve hastaların yaşam kalitesi çok kısa sürede artar.
-
Anti-enflamatuarUzun süreli iltihap, yaranın geç iyileşmesi ile ilişkilidir. Bal, yara yatağı ortamını pozitif yönde değiştirir ve yara yatağında bulunan ve iltihaba neden olan bakteriyel partiküller ve diğer partükülleri yok eder. Bal, bir anti-oksidan olarak işlev görerek serbest oksijen radikallerini ‘temizler’.
-
Yaranın iyileşmesine yardımcı olur, yara izini azaltırL-Mesitran yeni doku oluşumunu ve iyileşmeyi destekler. Eşsiz anjiyogenez uyarma yeteneği, gecikmiş (kronik) yaraların tedavisinde önemlidir. L-Mesitran yara yatağına besin maddeleri ileterek, iyileşme sürecinin hızlanmasına yardımcı olur. Ayrıca nemli bir yara iyileştirme ortamı oluşturur ve bu yara izinin en aza indirilmesi bakımından önemlidir.
-
Kolay uygulanır, güvenle kullanılır ve düşük maliyetlidirBugüne kadar herhangi bir yan etkisi bildirilmemiştir. Ürünlerin uygulanması kolaydır ve hastanın rahatı en üst seviyededir. En iyi etki için yalnızca az miktarda ürün gerekli olduğundan, ürünler yara tedavisinde düşük maliyetli bir yaklaşım oluşmasını sağlar.
L-Mesitran Anti-Bakteriyel Etkisi
-
Hiper Ozmolar EtkisiBalın antibakteriyel etkisi ilk kez 1892 de van Ketel tarafından keşfedildi. Bu etkinin tamamen yüksek şeker miktarından kaynaklanan hiperozmotik etkiye bağlı olduğu düşünülmüştü. Bal, tüm diğer konsantre şeker, şurup ve pastalarda olduğu gibi bakteriyel çoğalmayı durduracak kadar güçlü osmolar özelliktedir. Medikal Balın yara üzerine uygulanmasından sonra var olan eksudanın osmolariteyi infeksiyonu kontrol edebilecek seviyenin altına düşüreceği düşünülebilir. Ancak, stafilokok:us aureus ile enfekte yaralarda, osmolarite, infeksiyonu kontrol edebilecek minimum seviyenin 7 ila 14 kat daha altına düşürüldüğü halde, medikal balın stafilokok:us aureus üremesini durdurduğu görülmüştür 1 Aslında balın seyreltildiğinde anti bakteriyel etkisinin arttığı önceden de gözlemlenmiş ve raporlanmıştır. Görünürdeki bu çelişki: balın seyreltildiğinde hidrojen peroksid oluşturan bir enzim içerdiğinin keşfi ile açıklanmıştır. Dilüsyon ile ortaya çıkanın hidrojen peroksid olduğu anlaşılana kadar da bu faktöre “inhibin” denmişti. Bu terim halen medikal balların anti-bakteriyel etkinliklerinin sınıflandırılmasında kullanılmakta olup o bal türünün minimal inhibitör konsantrasyona ulaşmak için kaç kat dilüe edilmesi gerektiğini göstermektedir. Balın bu fazladan antibakteriyel etkisi: Medikal bal ile şekerin terapötik etkilerinin karşılaştırılması ile kanıtlanmıştır 2 . Domuzların derilerinde oluşturulan yanıkların balla yapılan tedavisinde, şekerle yapılan tedaviye göre histolojik olarak daha az bakteri kolonisi, neo-epidermiste daha az mikropüstüller ve eskarda daha az bakteri görülmüştür 3
-
pH’ı Düşüren EtkisiBalın 3,2 ile 4,5 arasında bulunan pH değeri bakterilerin yaşaması ve çoğalmasına uygun olmayan bir ortam oluşturur. Bununla beraber düşük pH, bir yandan baldan sentezlenen düşük konsantrasyondaki hidrojen peroksidin etkisini artırarak enfeksiyonu kontrol ederken diğer yandan da glukoz varlığında ve tipik olarak üç ile dört arasında olan pH makrofajların fagositik: etkinliğini artırır. Patojenlerin üremesi için optimum p değeri 7,2 ile 7,4 arasında değişmektedir. Buna karşılık yara enfeksiyonlarında sık izole edilen bakterilerin üreyebilmesi için gereken minimum pH değerleri aşağıda verilmiştir:Escherichia coli, 4.3; Salmonella sp., 4.0; Pseudomonas aeruginosa, 4.4; Streptococcus pyogenes, 4.5 Bu nedenle dilüe edilmemiş balın düşük pH’ı kuvvetli bir anti-bakteriyel faktördür
-
Hidrojen Peroksit SentezlenmesBalda bulunan glukoz oksidaz enzimi vasıtası ile, glukozun oksijen varlığındaki sulu çözeltisi hidrojen peroksit oluşturan bir reaksiyona neden olur. glukoz + H20+ 02 –> glukonik asit + H202 (Hidrojen Peroksit) Hidrojen peroksit antibakteriyel özellikleri iyi bilinen antimikrobiyal bir ajandır. Doğrudan uygulandığında enflamasyona ve dokuda zarara neden olduğu için yaralara doğrudan ugulanması önerilmemektedir. Bununla beraber balın ürettiği hidrojen peroksit genellikle 1 mmol/l konsantrasyondadır. Bu da %3 lük geleneksel solüsyonun yaklaşık binde biri konsantrasyondadır. Hidrojen peroksidin zararlı olabilecek etkileri yine medikal balın serbest demir iyonlarını indirgemesi ile ortadan kaldırılır 4 . Serbest demir iyonları, eğer medikal bal tarafından indirgenip inaktive edilmese, serbest radikal ürünlerinin ortaya çıkmasına neden olan reaksiyonları katalizlerler 5 . Anti-oksidan yapılar ortamdaki serbest radikalleri ortadan kaldırırlar. Hayvan modellerindeki kontrol grupları ile karşılaştırmalı histolojik çalışmalar medikal balın derin ve yüzeye/ yanıklar ile tam kat yaralarda enflamasyonu giderdiğini göstermiştir. Hidrojen peroksit konsantrasyonu bu kadar düşük olsa da bal hala etkili bir antimikrobiyal ajandır. Hayvan modeller üzerinde yapılan çalışmalarda hidrojen peroksit: glukoz oksidasyonu yolu ile düzenli uygulandığında, izolasyona eklendiğinden daha etkili olduğu raporlanmıştır 6 . Escherichia coli ile yapılan bir çalışmada bakteriyel çoğalma 0,02- 0,05 mmol/l hidrojen peroksit uygulandığında, insan fibrobast hücrelerine zarar vermeyen bu konsantrasyon aralığında inhibe edilmiştir 7 .
-
Phytokimyasal EtkilerBazı balların hidrojen peroksit etkisinden bağımsız antibakteriyel özellikleri vardır. Bu bağımsız anti bakteriyel özelliklerini izole olarak incelemek için hidrojen peroksit aktivitesini kaldıran katalaz ile işlem görürler. Yeni Zellanda’ da Manuka bölgesinde Leptospermum scoparium türüne ait balda önemli miktarda hidrojen peroksitden bağımsız antibakteriyel etki gözlemlenmiştir 8 , 9 , 10 11 , 12 . Bu etkinliğin sebebi tam olarak aydınlatılmış olmasa da balın fitokimyasal komponentinin etkinliğine atfedilir. Benzer bir bulgu da Avusturalya’ da tanımlanmamış Leptospermum türleri “jelly bush” üzerindeki çalışmalarda bulunmuştur 13
-
Artan Lenfosit Proliferasyonu ve Fagositik AktiviteMedikal bal uygulaması ile sağlanan enfeksiyon kontrolü; balın anti-enfektif etkisinin ötesinde bazı özellikleri ile açıklanabilir. Yeni bir çalışma; % 0.1’ler mertebesinde düşük bal konsantrasyonlarının hücre kültüründeki periferik kan B ve T-lenfosit proliferasyonunu uyardığını; ve fagositlerin bu düşükbal konsantrasyonlarında aktif hale geldiğini göstermiştir 14 .%1’lik konsantrasyondaki bal dahi hücre kültüründeki monositlerin enfeksiyona karşı immün cevabı sitimüle eden sitokinler, tümör nekrozis faktör (1NF)-alfa, interlökin (IL)-lBeta ve (IL)-6 salgılamasını uyaran bir etki gösterir 15 . Buna ek olarak, balın glukoz içeriği ve tipik olarak sağladığı 3-4 arasındaki asit pH’ın makrofajların fagositik etkisini artırdığı da gösterilmiştir
Literatür Örnekleri




-
Referanslar
1.Boekema B et al. (2013) The effect of a honey based gel and silver sulphadiazine on bacterial infections of in vitro burn wounds. Burns 39(4):754-759 2.Brackman G et al. (2013) Biofilm inhibitory and eradicating activity of wound care products (..). J Applied Microbiology 114:1833-1842
3.Cooper R, Gray D (2005) The control of wound malodour with honey based wound dressings and ointments. Wounds UK 1(3):26-31
4.Chatzoulis G et al. (2012) Salvage of an infected titanium mesh in a large incisional ventral hernia using medicinal honey and VAC. Hernia 16(4):475-9
5.Du Toit D, Page B (2009) An in vitro evaluation of the cell toxicity of honey and silver dressings. Journal of Wound Care 18(9):383-389
6.Overgaauw P, Kirpensteijn J (2006) Honey in treatment of skin wounds. EJCAP 16(1):17-19
7.Postmes T et al. (1993) Honey for wounds, ulcers, and skin graft preservation. The Lancet 341(8847):756-7
8.Postmes T et al. (1995) The sterilization of honey with cobalt 60 gamma radiation. Experientia 51(9-10):986-9
9.Postmes T (1999) Recombinant growth factors or honey? Burns 25(7):676-8
10.Rossiter K et al. (2010) Honey promotes angiogeneic activity in the rat aortic ring assay. Journal of Wound Care 19(10):440, 442-6
11.Smaropoulos E (2011) Honey-based therapy for paediatric burns, dermal and other wounds. Wounds UK 7(1):33-40
12.Tellechea O et al. (2013) Efficacy of honey gel in the treatment of chronic lower leg ulcers: a prospective study. EWMA Journal 13(2):35-39
13.White R (2005) The benefits of honey in wound management. Nursing Standard 20(10):57-64
Site içi arama
Bize Ulaşın
- Adnan Kahveci Mah.Yavuz Sultan Selim Bulvarı Paşabahçe Cad. No:10 Carium AVM K:1 D:22 Beylikdüzü / İSTANBUL
- 0212 855 53 53
- Mobil: 0533 2763276
- Fax: 0212 855 97 44
- info@aklasileriteknoloji.com.tr
- Google Harita Konumumuz
- Contact Form